24 Ocak 2012 Salı

Sadece "canım" desin.


öptüğüm zaman koklaya koklaya ve yüzlerce defa öperdim.
her akşam başımı onun saçlarının arasına gömüp, göğüslerini tutarak uyurdum.
vücutlarımız uyurken elbise çıtçıtları, kek kapları gibi birbirine geçerdi.
sabahları güneş gibi uyanırdı.
her an elimi orama atar ve onu sevip sevmediğimi en güvenilir kaynaktan kontrol ederdi.
sadece onun elini-ayağını beğenirdim.
tuvalette çişinin sesini duyduğum zaman kahkahalarla gülerdik.
bir tabağa koyup önüme getirse, o daracık kıçından çıkmış küçük boklarını hemen yerdim.
her yerde ama her yerde çok eğlenirdik.

onu bir su perisine, bahar dalına, parmak kıza, porselenlere, pirzolalara, can eriklerine benzetirdim.

Emre Yılmaz