23 Eylül 2011 Cuma

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben 
senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mı zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
Iyisi mi,beni yaktırırsın, 
odanda ocağın üstüne korsun 
içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, beyaz camdan olsun 
ki içinde beni gorebilesin 
Fedakarliğimi anlıyorsun 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşiyorum yanında senin. 
Sonra, sen de ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orada beraber yaşarız 
külümün içinde külün 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi ordan atana kadar... 
Ama biz 
o zamana kadar 
o kadar 
karışacağız 
ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz 
yan yana düşecek. 
Toprağa beraber dalacagız. 
Ve bir gün yabani bir çiçek 
bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse 
sapında muhakkak 
iki çiçek açacak : 
biri sen 
biri de ben. 
Ben 
daha ölümü düşünmüyorum. 
Ben daha bir çocuk doğuracağım 
Hayat taşıyor içimden. 
Kaynıyor kanım. 
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, 
ama sen de beraber. 
Ama ölüm de korkutmuyor beni. 
Yalnız pek sevimsiz buluyorum 
bizim cenaze şeklini. 
Ben ölünceye kadar da 
Bu düzelir herhalde. 
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? 
Içimden bir şey : 
belki diyor.

Nazım Hikmet RAN

22 Eylül 2011 Perşembe

21 Eylül 2011 Çarşamba

-İsimsiz-

Bana sözler verme adam. Tutamazsan üzülebilirim. Vermek istediğin sözleri kendine sakla bana belli etmeden tut. O zaman daha çok sevinirim, bilirim seni.

Benimle gelecek planı yapma, beni geçmişinle kıyaslama. Beni şimdi sev, şimdi seversen her anında sevmiş olursun.

Aynı bardaktan içelim içeceğimiz şeyi, aynı külaha bir senin istediğin çeşit top dondurmayı bir de benim istediğimi koyduralım, aynı anda birbirimizi özleyelim ama yavaş yavaş aynı insanlar olmayalım. Gün geçtikçe benim kokum senin, senin kokun benim kollarıma sinsin, seni özlediğim zaman kollarımı koklarım. Ben çok sevdiğim bir şeyi yerken elime gözüme bulaştırırım, gülümse, ama gerçekten gülümse.

Ben çok hayal kurarım, büyük ihtimalle senden daha fazla kuracağım. Alay etme, inandırmaya çalışma da. Sadece dinle beni. Bana çok büyük süprizler yapmana gerek yok, durup dururken sımsıkı sarılırsan otuz iki diş olabilirim.

Beni dünyalar kadar sevme adam, senin birazcık sevgini ben abartırım zaten. Sadece gerçek olsun.

18 Eylül 2011 Pazar

Kutup Yıldızı

"Tatlı bir insana biraz önce bu mesajı attım. Gelen cevapdan sonra attığım mesajı bir daha okudum. Canımsın."

   Şimdi bu yıldızlar böyle ufacık ufacık kafalarına göre dizilmişler yukarı. Hepsi kendi alemindeler. Diyolar ya büyük ayı küçük ayı. Ben hiç bulamıyorum onları. Gösterselerde anlamıyorum nasıl oluyo ki büyük ayı küçük ayı. Bir tek "kutup yıldızını" buluyorum o da en parlak en kocamanı.


17 Eylül 2011 Cumartesi

Yeni Bir Şey Var

Yüzüme aptal bir gülümseme yapıştı. Özlemiştim bunu. Karnımla göğsüm arasında epeydir bir çekim hissetmiyordum.

Nedenini henüz bilmiyorum, bulunca söyleyeceğim -dersem inanmayın-

Ama sanırım "yeni" bir şeyler oluyor. Dudaklarımın iki kenarındaki çizgi devamlı sonuna kadar açık. Bir de epey bir gevezeyim. Arada bir susma taklidi yapmalıyım.

Becerebilirsem,
Yeni şeyleri eskitmemeliyim.

12 Eylül 2011 Pazartesi

-Let'stanbul-


  Hayatıma yeni renklerin katıldığı ve hayatımın yoğun olduğu bir dönemdeyim şu aralar. Bir çok yeni ve değerli insanla tanıştım ve eğlenceli işler yaptık. Let'stanbul deneysel sanat festivali buna sebep oldu. Yaratıcı Fikirler Enstitüsü'nün -isimleri şahane değil mi?- yaptığı İstanbul'un ilk deneysel sanat festivali bu hafta gerçekleşiyor. Festival hakkında fikir edinmek için: https://www.facebook.com/event.php?eid=184393964965713 linkine tıklamanız yeterli.








  Ben bu etkinliğin iki kısmında rol aldım. Birincisi flashmob gerilla dans gösterisiydi. Vapurda gerçekleşecek olan flashmob dans gösterisi için yaklaşık 20 kişi bir haftadır hazırlanıyoruz. İki tane dünya tatlısı Amerika'dan gelen sanatçı - Katie Warren ve Kelsea Burch- bize yardım ettiler, koreografi hazırladılar. Şimdiden onlara kocaman teşekkürler. Provalar bugün bitti yarın gösteri zamanı. İnsanların tepkisini hepimiz merakla bekliyoruz :) Videoyu yakında buradan paylaşabilirim.


  İkincisi ise, bugün fotoğraf çekimine gittim. Festival için yurt dışından gelen bir fotoğrafçı -ismi Anka, çok yaratıcı ve güler yüzlü- fotoğraflarımı çekmek istediğini söyledi. Benim cevabım tabi ki "seve seve". Güzel bir çalışma oldu. Yüzüme tek bir şey sürmedim, istemedi. Ben aslında kendimi pek beğenmesem de beni çok güzel havaya soktu. Balat'da yaptık çekimleri. Amcalardan hortumu alıp beni ıslattı ve jive yapmamı istedi. Sonra inşaat da bulduğu kumları üstüme attı ve zıplamamı istedi. Gerçekten beraber epey bir eğlendik. Çarşamba çekimlere devam edeceğiz.








  Bunun dışında ilk gün açılış konserleri vardı Haliç Camialtı Tersanesinde. Yine yurt dışından gelen bir çok sanatçıyı dinleme fırsatımız oldu. Mekan çok güzeldi. Yanımızda kocaman bir gemi ve her yerde minderler vardı. Çok kalabalık değildi ve böylesi daha güzeldi bence - kimse ayakta izlemek zorunda kalmadı :) -Çok sıcak bir ortam vardı, gitmeyenler bence diğer etkinlikleri kaçırmasınlar. Yarın zamanım olursa Caddebostan da olacak Selvi Boylum Al Yazmalım açık hava film gösterimine gitmeyi planlıyorum. Ha tabi bir de flashmobumuz var :)


   Yaratıcı Fikirler Enstitüsü gördüğüm kadarıyla gerçekten iyi işler başardılar ve başarıyorlar. İsteklerine, sabırlarına, fikirlerine ve yaptıklarına hayran kaldım. Böyle etkinlikler düzenlemeye çalışmak ve bunu gerçekleştirmek çok kolay değil, ama onlar bunun çok da zor olmadığını kanıtladılar aslında. O yüzden en büyük teşekkür ve takdir ilk önce bu ekibe ve emeği geçen herkese gelsin. :)


-artık yazıları güzel bitirebiliyorum kıhkıh.-